25 Nisan 2015 Cumartesi

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins





Bir Ekonomik Tetikçi 1 kitabını 2007 yılında okumuştum. Kitabın 2. Ve 3. Serisi de mevcut. Yazarımız John Perkins kendisini Ekonomik Tetikçi olarak tanıtıyor. Bu kitaptaki bilgileri okuduğunuzda hayret etmemek elde değil. Muazzam bir düzen ve sistemden bahsediyor ki inanmak zor geliyor. Fakat öyle delil, kanıtlar sunuyor ki dünya tarihini değiştiren olayların, perde arkasını tanıklık eden birinden dinlemek bir başka. Hastayı bitkisel hayattan uyandıran bir doktor misalı. Açıkçası kitabı okuduktan sonra endişem ve korkum daha da büyüdü. Ülkelerin sinsi planlarının ve muazzam akılcı uygulamasını öğrendim ve şunu fark ettim ki savaşın şekli dünyada artık değişmişti. Kitap size ülke politikalarının özellikle Amerika politikasının gördüğümüz buzulun, asıl taşıyıcısı olan gözükmeyen büyük parçasını size gösteriyor adeta.
John Perkins in kendi anlatımıyla görevi  (ET olarak); üçüncü dünya ülkelerinin alt yapı yatırımları için inanılmaz -  hatta gerekenden çok yüksek – miktarlarda borç almaya ikna etmek ve bu kalkınma projelerinin Halliburton ve Bechtel gibi ABD firmalarına verilmelerini garanti etmek idi. Bu ülkeler bir kere büyük miktarda borç yükü altına girince, ABD hükümeti ve ona bağlı uluslararası yardım kuruluşları, bu ekonomileri kontrol ederek, petrol ve diğer kaynakların, küresel bir imparatorluk oluşturma amacını destekleyecek şekilde yönlendirilmelerini sağlıyorlardı.
ET görevinde tüm dünyayı dolaşan John Perkins, Suudi Arabistan Para Aklama olayı, İran şahının düşüşü, Panama Başkanı Omer Torrijos’un ölümü ve onu takiben Panama işgali ve Irak’ın 2003 yılında işgaline yol açan olaylar dâhil, modern tarihin en dramatik olaylarında ya doğrudan bir katılımcı ya da bir tanık olmuş.
                                                                
“ Ekonomik Tetikçiler (ET’ler), yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya bankası, ABD uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı yardım kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailelerin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu boyuta ulaşmıştır.
Nereden mi biliyorum; Ben de bir ET idim.”
“Daha mutlak egemenlik peşinde koşarlarken birçok kültürü yok edip, sonra da kendileri yıkılırlar. Uzun vadede, hiçbir ülke veya ülkeler topluluğu, başkalarını sömürerek varlığını sürdüremez.”
John Perkins
“Biz ET’ler cin gibiyizdir.; tarihten ders alırız. Bugün kılıç taşımaz, bizi diğerlerinden ayıran zırh ve giysiler giymeyiz. Ekvador, Nijerya ve Endonezya gibi ülkelerde, yerli bir okul öğretmeni veya dükkân sahibi gibi giyinir, Washington ve Paris’te hükümet bürokratı veya bankacı gibi görünürüz. Alçak gönüllü, saygılı ve normal davranırız. Proje mahallerini ziyaret eder, yoksul köyleri dolaşırız. Fedakârlık taslar, yaptığımız o harika hayırsever işlerden yerel gazetelere söz ederiz. Hükümet komisyonlarının konferans masalarını, hesap çizelgeleri ve finansal tahminlerimiz le donatıp, Harvard işletme Okulu’nda makroekonominin mucizeleri hakkında ders veririz. Hep kayıt altında ortadayızdır. Daha doğrusu, kendimizi öyle gösterir ve öyle kabul görürüz. Sistem böyle çalışır. Gerekirse yasa dışı yollara da başvururuz; çünkü sistemin kendisi hile ve kandırma üzerine kurulmuştur ve sistem, tanım olarak yasaldır.”
“Saddam’ın patolojik bir despot olması, ellerine kitle katliamlarının kanının bulaşmış olması veya davranışları ve acımasız eylemlerinin Adolf Hitler’inkileri çağrıştırıyor olması önemli değildi. Birleşmiş devletler bu tip insanlara bundan önce de birçok defa hoşgörü göstermiş, hatta onları desteklemişti. Irak bizim için ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla önemliydi. Yaygın kanının aksine, Irak sadece petrol demek değildi. Aynı zamanda, su ve jeopolitik de demektir. Irak, hem Dicle, hem de Fırat nehirlerinin geçtiği iki ülkeden biri olduğu için gittikçe kritik hale gelen su rezervlerinin en önemli kaynaklarını kontrol etmektedir. 1980’lerde, suyun gerek politik, gerekse ekonomik olarak önemi enerji ve mühendislik sektöründeki bizler için belirgin bir hal almaya başlamıştı. Özelleştirme yarışında bağımsız küçük enerji firmalarına göz diken büyük şirketlerin çoğu, şimdi Afrika, Latin Amerika ve Ortadoğu’daki su sistemlerini özelleştirme peşindi koşuyorlardı.
Petrol ve suya ek olarak, Irak son derece stratejik bir mevkide bulunmaktadır. İran, Kuveyt, Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye ile sınırı olup, Basra Körfezi’nde de kıyısı vardır. Hem İsrail hem de Sovyetler Birliği’nde roketle kolaylıkla vurulabilecek uzaklıkta. Ama hepsinden önemlisi Irak Amerikan teknolojisi ve mühendislik becerileri açısından devasa bir Pazar idi.
Ancak 1980’lerin sonlarına doğru, Saddam ET senaryosunu yutmadığı ortaya çıkmıştı. Bu da birinci Bush yönetimi için büyük bir sıkıntı ve utanç kaynağıydı. Panama gibi, Irak da George H.W Bush’un kişiliksiz imajına katkıda bulunmuştu. Bush bir çıkış yolu ararken Saddam, onun ekmeğine yağ sürerek, 1990 Ağustos ayında petrol zengini Kuveyt şeyhliğini istila etti. Bush, kendisinin de Panama’yı yasa dışı ve tek taraflı olarak işgalinin üzerinden bir seneden az bir süre geçmiş olmasına rağmen, Saddam’ı uluslararası hukuku ihlal etmekler suçlayarak karşılık verdi.”

Yazar Amerika’dan dünyaya bakışı güzel yansıtıyor. Belki okuduğunuzda tedirgin olacaksınız. Fakat yakın zaman tarihi, kritik coğrafi bilgiler, ekonomi, siyaset vb konuları, şahitliğiyle irdeliyor. Kitabı okurken, yazarın vicdani olarak suçluluk hissettiği ve hem kendisiyle hem de ülkesiyle hesaplaştığı hissine kapıldım. Gerçekleri itiraf ederek vicdanını rahatlattığı imajını verdi. Neticede çok önemli itirafların olduğu aydınlatıcı bir kitap.

Tavsiye ediyorum sevgili kitap severler. 


                                                                                                                                  flora
Facebok hesabım: Floraninkitapligi
Twitter hesabım: FloraKitaplık




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder