Trump ın düşüncelerini ve ideallerini en direk merak edenler
için okunması gereken kitap. Fakat kitabı hakkında düşüncelerimi merak
ediyorsanız benim için tam bir hayal kırıklığı oldu diyebilirim. sanırım Trump kullandığı
kelime dağarcığı çok kısıtlı kendini ifade etmede oldukça başarısızdı. Kitabın anlattığı milliyetçi bir Trump fakat bazen çok ütopik öneriler
ve fikirlerle yaklaşması beni tedirgin etti. Kitap ile Küresel ekonomiden hiç
anlamadığını da idrak etmiş oldum. Suriye’den gelen sığınmacıları IŞİD olarak
gören bir zihniyetle karşılaşıyorsunuz. Kitaptan, sanki babasına kendini ispat
etmeye çalışan küçük bir çocuk hırsı hissediyorsunuz.
Amerikan tarihi okumadığını, olayları neden sonuç ilişkilerini irdelemeden sadece bir tv izleyicisi gibi yorumladığı ve sorguladığını anlıyoruz. Yorumladığı konu
ve olaylarla ilgili doğru bir araştırma da yapmadığı ortada. Dolayısıyla
Amerikan halkını ve dünyayı şaşırtmaya devam edeceği kaçınılmaz.
Siyasi stratejilerde harcanan bedelleri o ülkelerden geri
almak gerektiği düşüncesi de tehlikeli boyutta. Amerika'nın stratejik çıkarları
doğrultusunda bunu yaptığından ziyade O ülke halkları kurtarmak adına
yaptıklarına ciddi inanmış görünüyor. Ve bu ülkelerden ticari olarak bedelleri
alması gerektiği hesabına, takılmış durumda. Keşke Trump bir Ekonomik Tetikçi kitabını
okusaydı ama şunu anlıyorum ki Trump okumayı sevmiyor. Seçtiği kelimeler ve
konuşma tarz çok kısıtlı sınırlı. Kendini İfade etme gücü çok zayıf. Siyaseti
futbol maçı gibi yorumlayarak anlatma tarzı ise insanı endişelendiriyor.
Kitaptan Seçmeler;
"Şimdi de kapılarımızı Suriye gibi yerlerden gelen
sığınmacılara açıyoruz; bu, IŞİD üyelerine burada yaşayıp ülkemizi içten
yıkmaları için davetiye çıkarmak gibi bir şey.
Bana saldırmasına aldırmıyorum. Medyayı onların beni
kullandığı şekilde kullanıyorum, dikkat çekmek için. Dikkati çektikten sonra,
onu kendi yararıma kullanmak benim elimde. Açık sözlü olmaktan korkmazsanız
medyanın sizin hakkınızda yazacağını ya da programlarına gelmeniz için size
yalvaracağını çok uzun zaman önce öğrendim. Bir şeyleri biraz farklı
yaparsanız, çok kötü şeyler söyleyip savaşırsanız sizi seveler. Ben de önemli
noktaya dikkat çekmek için bazen çok çirkin yorumlar yapıyorum ve onlara
(seyirciler ile okuyuculara) istediklerini veriyorum.
Güney Kore’nin Kuzey Kore’yle olan sınırında yirmi sekiz bin
beş yüz harika Amerikan askerimiz var. Her gün tehlike altındalar. Güney Kore’yi
sadece onlar koruyor. Ve Güney Kore’den bunun karşılığında ne alıyoruz? Bize
mal satıyorlar, güzel bir karla. Bizimle rekabet ediyorlar. Irak’ta her ne
yaptıysak onun için iki trilyon dolar harcadık. Bunu neden yaptığımızı hala
bilmiyorum ama yaptık.
Mesele şu ki başka ülkeleri savunmak için trilyonlarca dolar
harcıyoruz. Onlar adına savaşma yetkisi için para ödüyoruz. Bu bana mantıklı
gelmiyor. Artık gerçekten de dünyanın üzerine düşeni ödeme zamanı ve ben bunu
onlara ödeteceğim.
Kötü Çin genelde yabancılara kapalı olanı. O, yurttaşlarının
internet erişimini denetleyen, siyasi muhalefeti bastıran, gazeteleri kapatan,
muhalifleri hapse atan, bireysel özgürlükleri kısıtlayan, siber saldırılar
düzenleyen ve ekonomileri yönlendirmek için dünyadaki etkisini kullanan
yönetim. Ve tüm bu süre için askeri gücünü artırıyor. Rusya’nın yanı sıra Çin’le
de uğraşmanın uzun dönemde en büyük sorunlarımızdan birini oluşturmaya devam
edeceğine kuşku yok.
Çin’den düşmanımız olarak söz etmememi isteyen insanlar var.
Ama oldukları şey tam da bu. Düşük
ücretli işçiler kullanarak sektörleri yıktılar, bize on binlerce işe mal
oldular, sanayi casusluğu yaptılar, teknolojimizi çaldılar ve paralarını
yönlendirip değerini düşürdüler ve bu da bizim mal ithalatımızı pahalılaştırıyor,
hatta bazen olanaksızlaştırıyor. Ancak küresel Amerikan politikası gereğince,
biz Çin’in üstünlüklerini ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu durumda ne yapmalıyız?
Çinlilere karşı sertleşerek başlayabiliriz. Çin’le ilgilenirken onlara karşı
çıkıp en iyi müşterisinden çıkart sağlamanın kötü bir iş olduğunu anımsatmalıyız.
Sonra da oturup bunu nasıl daha eşitlikçi bir ilişki haline getirebileceğimizi
bulmalıyız.
Her şey güçlü bir orduyla başlar. Her şey. Tarihimizin en
güçlü ordusuna sahip olacağız ve halkımızı en iyi silahlarla ve korumayla
donatacağız. Nokta. Bu dönüşümün faturasını bir miktarını Suudi
Arabistanlılara, Güney Korelilere, Almanlara, Japonlara ve İngilizlere yüklemekleyiz.
Sonuç olarak onları koruyoruz ve giderleri paylaşmalıdır.
Putin Ukrayna’ya girerken Almanya’yla diğer ülkelerin neden
kayıtsızca oturup seyrettiğini hala anlayamıyorum. İsrail’in Ortadoğu’da bizim
bizim yanımızda dimdik duracağından emin olabilirsiniz. Ve son olarak,
Çinlilere özel olarak dikkat etmeliyiz. Korumacı politikaları ile altımızı
oydukları günler ve siber hırsızlık sona erdi. Amerika’nın yeniden doğuşu daha
yeni başlıyor."
Yorum: kitaptan kendime çıkardığım en önemli ders ise
siyasette zaman ve çıkara göre değişkenlik gösteren konularda bu denli açık sözlü
olmamak gerektiğidir. Ülkelere yapılması gereken stratejilerini bu kadar açık
sert içini dökercesine yazması sebebi ile bahsettiği ülkeler şimdiden Trump
sertleşme politikasına başlamadan B planına geçmiş durumda.
Trump'ın Twitter hesabı @realDonaldTrump
Nesibe Flora KURT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder